Haberler
Köşe Yazıları
Kaynaklar
Dağ Keçisi
Etkinlikler
Ziyaretçi Defteri
Bağlantılar
Samanlık
www.beyingocu.com

 Beyin Göçünü Sınıflandırma Çabaları

Şenay Gökbayrak
Yazarın diğer yazıları

Günümüzde beyin göçü ya da nitelikli işgücü göçünün, göç akımlarının en büyük parçasını oluşturmaya başladığı herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Olgunun kendisi yeni olmamakla birlikte, günümüz dünyasının değişen üretim ve birikim rejimi çerçevesinde, nitelikli işgücüne olan talep artışı;bu artışın özellikle gelişmiş ülkelerin demografik yapılarından kaynaklı sorunlar nedeniyle içsel kaynaklarından karşılanamaması ve bir anlamda yurt dışından nitelikli uzman istihdamının, gelişmiş ülkeler için daha az maliyetli oluşu, göç akımları içinde son dönemde nitelikli göçmenlerin payının hızla yükselmesine neden olan öncelikli unsurlardır. Ülkeler arasında göçmen tanımlarından kaynaklı farklılıklar dolayısıyla tam ve doğru istatistiksel sistemler oluşturulamaması nedeniyle, olguyu izleme anlamında önemli bir açmaz olsa da, gelişmekte olan ülkelerden, gelişmiş ülkelere 1.5 milyon uzmanın göç ettiği tahmin edilmektedir. Günümüzde nitelikli göç akımlarının en önemli özelliği, küreselleşmenin yarattığı ortam içinde, akımların çok farklı özellikler taşımaya başlaması, dolayısıyla da, tek bir tanıma indirgenemeyecek kadar, karmaşık ve çok boyutlu bir özellik kazanmasıdır. Bu noktada, yapılan çalışmalarda, nitelikli işgücü akımlarını belli ölçütler özelinde sınıflandırma çabası kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmamızda, literatürde olgunun farklı boyutlarına ışık tutması açısından anlamlı bulduğumuz Iradele'in altı kategoriden oluşan nitelikli işgücü göçü sınıflandırmasını aktarmaya çalışacağız.

Motive eden nedenler ya da araçlara göre, göç, zorunlu göç, etik göç, beyin drenajı/göçü(brain drain), hükümet teşvikli ve endüstri çekişli olarak alt gruplara ayrılmaktadır. Zorunlu göçe örnek olarak 1933'de Nazi Almanyası'dan kaçan bilim adamlarının farklı ülkelere göçü gösterilmektedir. Etik göç ise, baskıcı rejimlerin özellikle bilim adamlarının bilimsel özgürlüğüne gölge düşürecek uygulamaları sonucunda ortaya çıkan göç olarak tanımlanmaktadır. Beyin göçü ise, gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere olan işgücü akışının, kök ülke için mutlak bir kaybın olduğu durumu içermektedir. Hükümet teşvikli göçler ise, 1970'li ve 1990'lı yıllarda, ABD, Avustralya, Kanada gibi ülkelerin göçmen kabul etme politikaları sonucu ortaya çıkan göçlerdir. 1990'lı yıllarda bu politikalar, özellikle geçici süreli ve nitelik düzeyi yüksek işgücüne yönelik olarak, seçici düzlemde geliştirilmektedir. Endüstri çekişli göç ise, özellikle çokuluslu şirketler bünyesindeki içsel işgücü piyasalarının gerekleri çerçevesinde şekillenen ve herhangi bir şekilde hükümetlerin kontrolü altında olmayan göçü tanımlamak için kullanılmaktadır. İnternet ortamının gelişimi bu şekilde akışkanlık gösteren işgücü ve bu işgücüne olan talep için çok önemli bir avantaj sunmaktadır.

Kaynağın ve gidilen yerin doğasına göre; nitelikli işgücü hareketinin büyük bölümü gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru yaşanmaktadır. Bu noktada, ekonomik fırsatların yokluğu, nitelik itibariyle gelişmemiş çalışma ortamı ve entelektüel ortamın olmaması, gidiş kararının alınmasında en önemli faktörler olarak ortaya çıkmaktadır. ABD,Kanada ve Avustralya, günümüzde en fazla göç alan gelişmiş ülke konumundadır. Bunun yanı sıra, Singapur, Hong-Kong, Tayvan, göç alan diğer çekici ülkeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Göçe ilişkin araç ya da mekanizmalara göre; nitelikli işgücü hareketi çok uluslu şirketlerin içsel işgücü piyasaları, şirketler arası sözleşmeler, uluslararası istihdam kurumları aracılığıyla olmak üzere üç önemli alt kategoriye ayrılmaktadır. Son yıllarda hızla yaygın bir uygulama haline gelen elektronik istihdam olanaklarının ise çok uluslu şirketler tarafından artan bir şekilde kullanıldığı görülmektedir.

Kalış uzunluğuna göre; nitelikli işgücünün uluslararası hareketliliği kalıcı ve geçici olarak ikiye ayrılmaktadır. Ancak son yıllarda, göç alan ülkelerin bu konuda sergiledikleri karışık ve çelişkili tavırlar bu ayrımın da belirsizleşmesine neden olmaktadır.

Gidilen ülkeye entegre olma durumuna göre; üç alt kategori tanımlanmaktadır. Bunlar, ayrımcılık, yasal statü yokluğu gibi nedenlerle dezavantajlı durumda olanlar; içsel piyasalara entegre olabilenler ve ekonomik, sosyal, politik faktörlere göre avantajlı konumda olanlardır. Bu entegrasyon biçimlerinin hangisinin ortaya çıkacağı konusunda, göçmenlerin nitelik düzeyi kadar, göç alan ülkenin göçmenlere yönelik uyguladığı politikalar ve toplumun göçmenlere bakışı da önemli bir etkendir.

Günümüz nitelikli işgücü akımlarının özellikleri dikkate alındığında, üzerinde önemli durulması gereken bir diğer önemli kategori, mesleğin doğasına göre, ortaya çıkan akımlardır. Günümüzde başta, enformasyon teknolojisi alanına giren meslekler olmak üzere, bazı mesleklerin artan oranda uluslararası hale geldiği görülmektedir. Buna karşın,doktorların mesleğini farklı ülkelerde gerçekleştirme anlamında göreli olarak daha katı düzenlemelere bağlı olduğu görülmektedir. Mesleklerin uluslararası hale gelmesinde, NAFTA(Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması), Avrupa Birliği ve MRA( Avustralya- Yeni Zelanda Karşılıklı Tanıma Anlaşması) gibi bölgesel bloklar içinde ortaya çıkan işgücü dolaşımı ve artan uyumlaştırma programları; GATS gibi uluslararası anlaşmalar; bazı meslek örgütlerinin meslek uygulamalarının küresel düzlemde gerçekleşmesi yönündeki çabaları ve göreli olarak ulusal kontrollerin dışında kalan yeni nitelikli işgücü piyasalarının ortaya çıkışı öncelikli etkenlerdir. Özellikle enformasyon teknolojisi alanında çalışan uzmanlar için küresel bir işgücü piyasasının ortaya çıkışında; söz konusu niteliğe artan ölçüde talep olması;mesleğin gerçekleşmesinde özel kültürel yapıların etkisinin düşük olması; İngilizce'nin başat dil olması; şirket-içi, şirketler arası, bölge ve ülkeler arasında akışkanlığın yüksek olması; mesleğin geri dönüş ve yatırım potansiyelinin yüksek olması; sendika ve diğer meslek kuruluşları tarafından geniş ölçüde düzenlenemeyen bir meslek olması önemli etkenlerdir.

Nitelikli işgücü akımlarında, günümüzde ortaya çıkan özellikleri anlama açısından,özellikle farklı meslek grupları düzleminde olgunun analizi önem taşımaktadır. Bu hem olguya neden olan unsurlar hem de olguya yönelik politikaların sağlıklı bir değerlendirmesi için önem taşımaktadır. Özellikle, enformasyon teknolojileri alanında çalışan uzmanların göçünde ortaya çıkan ancak yukarıda aktarmaya çalıştığımız sınıflandırmada ortaya konulmayan önemli bir diğer özellik, gelişen iletişim teknolojilerine dayalı olarak, söz konusu uzmanların kök ülkelerinden fiziksel bir ayrılmaya gereksinim olmaksızın yurt dışında bir kuruluş adına, kendi ülkelerinden hatta kendi evlerinden çalışmalarıdır. Gizli göç olarak değerlendirdiğimiz bu olguyu, izleme yönünde olanağımız bulunmamaktadır. Bu durumu, bir anlamda, nitelikli göç akımlarının enformelleşmesi olarak da adlandırmak olanaklıdır. Bugün gelinen noktadan ileriye doğru bakıldığında, gelişmiş ülkelerin seçici göç politikaları temelinde, özellikle yeniliği üretecek insan gücü için fiziksel göçü desteklemeyi sürdürmekle birlikte; söz konusu yeniliği uygulayacak insan gücü açığını büyük ölçüde fiziksel hareketliliğe gereksinim olmaksızın gizli göç olarak adlandırdığımız çerçevede kapatmaya çalışacağını, bu noktada gelecek nitelikli işgücü göçü tartışmalarında olgunun daha fazla yer tutacağını söylemek olanaklıdır.


Kaynak: Iradele, R(2001), "The Migration of Professionals: Theories and Typlogies", International Migration, Vol:39(5), s:7-26.

Yazarın diğer yazıları

Haberler | Köşe Yazıları | Kaynaklar | Dağ Keçisi | Etkinlikler | Ziyaretçi Defteri | Bağlantılar | Samanlık
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri