Haberler
Köşe Yazıları
Kaynaklar
Dağ Keçisi
Etkinlikler
Ziyaretçi Defteri
Bağlantılar
Samanlık
www.beyingocu.com

 Beyin Göçünün Oluşumu

Günay Tuzcu
Yazarın diğer yazıları

Giriş

İçinde bulunduğumuz dönem Bilgi Çağıdır. İnsanlığın gelişiminde çok önemli payı bulunan Tarım ve Sanayi devirleri artık çok gerilerde kalmıştır. Bu "Bilgi Çağı"nda bilgiye çok çabuk ulaşan ve bilgiyi üretip kullanabilen toplumlar uluslararası yarışta öne geçecekler ve hızla geliştirdikleri yüksek teknoloji sayesinde elde ettikleri avantajla bilgi çağını yakalayamamış toplumlara egemen olacaklardır. Bu egemenlik artık geçmişteki gibi bir ülkenin topraklarını kendi ülke sınırları içine katmak şeklinde olmayacak, onun yerine, o ülkeleri ürettikleri tüm ürünleri rahatça satabilecekleri pazar olarak kullanabilmeleriyle, onlardaki hammadde kaynaklarını ucuza elde edip işledikten ve çok büyük katma değer elde ettikten sonra onlara bu ürettikleri ürünleri yüksek fiyatlarla satabilmeleriyle, kendi dillerini, kültürlerini, hatta giyinme ve yeme alışkanlıklarını dahi onlara aktarma yoluyla olacaktır.

Hızla gelişen yeni teknolojiler, artık eskiden olduğu gibi kol gücüne değil, iyi eğitim görüp çok iyi donanımlı olarak hayata atılan genç beyinlere gereksinim duymaktadır. Bu beyinleri yetiştirmek için çok uzun bir zaman ve çok yüksek bir bedel ödemek gerekecektir. Bunun yerine gelişmiş ülkeler, yanlış ve dar görüşlü politikalar yüzünden kendi iyi yetişmiş ve donanımlı gençlerini yerinde ve yeterince kullanamayan az gelişmiş ülkelerden (Bilgi çağına uyum sağlayamamış-bilgi çağını yakalayamamış ülkelerden demek çok doğru bir tanım olacaktır.) hiçbir transfer bedeli ödemeden bu genç beyinleri çok ucuza ülkelerine getirmeyi uygun görmektedirler. Bu göç eden genç beyinlere, kendi ülkelerinde hayal bile edemeyecekleri olanakları sağlayarak (Aslında sağlanan bu olanaklar, kendi insanlarına sağladıkları olanakların bile bazen çok altında olabilmesine rağmen) göç ettikleri ülkelerde devamlı kalabilmelerini sağlayacak özendirme politikaları uygulayarak, onlardan devamlı yararlanma yollarını elde etmektedirler.

Beyin Göçüne Göç Alan Ülkelerin Yaklaşımı

Beyin göçü olarak göç alan ülkeler gelişmiş ülkeler olup bu göçü devamlı olarak özendirici politikalar uygulamaktadır. Çünkü, beyin göçü, bu ülkeler açısından hiçbir transfer bedeli ödemeksizin elde edilmiş değerli bir kaynak kazanımıdır.

Gelişmiş ülkeler, kendi iş güçü açığını az gelişmiş ülkelerden karşılamayı en çabuk ve ucuz bir yol olarak görmekte ve bunun için her türlü yolu denemektedirler.

Geçmiş dönemlerde gelişmiş ülkeler, örneğin1960 lı yıllarda Almanya ve bazı Avrupa ülkelerinin davranışı gibi, 2.Cihan savaşının büyük yıkımını onarabilmek ve kalkınmalarını gerçekleştirebilmek için en başta Türkiye olmak üzere, Yunanistan, eski Yugoslavya v.b. ülkelerden oralara gönderdikleri doktorlar tarafından muayeneleri sırasında, bedensel yönden çok sağlıklı, güçlü, el ve ayaklarında nasırları bulunan işcileri ülkelerine kabul ediyorlardı. Bu dönemde, örneğin Türkiye'deki birçok lise mezunu, hatta üniversite öğrencisi genç, el ve ayaklarında nasır oluşması için tarla ve inşaatlarda ücret almadan uzun süre çalışarak bu muayenelerden başarılı olarak geçebilmek için büyük uğraş vermişlerdir. Daha sonraları aynı ülkeler usta ve teknisyen açıklarını giderebilmek için kendi ülkelerinden gönderdikleri doktorları ve işgücü açığı bulunan alanlardaki usta ve teknisyenleriyle bu seçimi yaptırmışlardır.

Gelişmiş ülkeler, 2000 li yıllarda artık kolgücüne dayalı işgücü açığına gereksinim duymamaktadır. Zira bilgi çağında, gelişen ileri teknolojiler sayesinde gelişmiş olan ülkeler kolgücüne değil iyi eğitimli, donanımlı genç beyinlere gereksinim duymaktadır. Bu dönemde, daha doğru tanımla bilgi çağında, artık iyi yetişmiş ve donanımlı genç beyinleri ülkelerine çekmek için özel çaba sarfetmektedirler. Göçmen olarak kabul etmek şeklinde olabileceği gibi, yeşil kart, karşılıksız master ve doktora burslarıyla hangi alanda işgücü eksiği bulunuyorsa o alandaki genç beyinleri ülkelerine kabulde özendirici uygulamalarda bulunmaktadırlar.

Gelişmiş ülkeler, ülkelerine çektikleri genç beyinlerden, uzun süre gereksinim duyduklarını ülkelerinde tutabilmek için de onlara kendi ülkelerinde bulamayacakları her türlü olanakları sağlamaktadırlar.

Beyin Göçüne Göç Veren Ülkelerin Yaklaşımı

Beyin göçü veren ülkeler açısından bakıldığında da durum genellikle göç alan ülkelerin lehine bulunmaktadır. Zira, göçveren ülkelerin neredeyse tamamında, genç beyinlerin ülkelerinde kalmaları yönünde değil, yurtdışına gitmelerini özendirici yönlerde politikalar uygulanmaktadır.

Şöyle ki,

1-Az gelişmiş ülkelerde genç beyinlerin gelişimine ve istedikleri alanda çalışabilmelerine uygun olanaklar bulunmamaktadır. Bu yönden genç beyinlerin yurtdışına gidişleri yönetimlerce ve kamuouyunca çok normal bir durum olarak görülmektedir.

2-Genç beyinlerin dış ülkelerde iş bulup gitmeleri, az gelişmiş ülkelerdeki işsizlik baskısını azaltmasından dolayı bu ülkelerin kısa vadeli politikalar üretmeye alışmış siyasetçileri ve yöneticileri tarafından çok olumlu görülmektedir.

3-Eğitim sistemlerini dahi kendi ülke gereksinimlerine göre değil, sanki gelişmiş ülkelerin gereksinimlerini karşılamaya yönelik bir anlayışla yapıyorcasına planlamakta ve uygulamaya koymaktadırlar. Bu hatalı eğitim planlaması ise genç beyinlerin ülke dışına göç etmelerine özenmelerine neden olacak şekilde bir sonuç doğurmaktadır.

Göç Eden Beyinlerin Yaklaşımı

Göç edenler kendi ülkerinde elde edemedikleri olanaklari göç ettikleri ülkelerde bulabilmektedir. Ülkelerinde kaldiklarında iş bulmada, kendilerini geliştirmede elde edemeyecekleri fırsatları sunan gelişmiş ülkelere giden genç beyinler oralarda son derece ileri teknolojilerle tanışmakta ve de o konularda hiçbir ülke yurttaşından aşağı kalmayacak şekilde başarı göstermektedir.

Genç beyinler, okullarından mezun olduklarında, o güne kadar ailelerinin desteğiyle yaşamlarını devam ettirdiklerinden artık kendi ayakları üzerinde durabildiklerini kanıtlamak ve ailelerine yük olmaktan çıkabilmek için eğitim gördükleri alanda öncelikle bir işe girmek istemektedir. Bu yeni işe girmek isteyen genç beyinler ya iş bulamayacak, ya da ilgi duydukları ve de eğitim yaptıkları alanın dışında çalışmak zorunda kalacaklardır. Hayata atılmanın daha ilk adımında karşılaştıkları bu olumsuz durum onları ya yeni arayışlara itecek ya da kötümser bir duruma sokarak hayat boyu mutsuz, verimsiz bir çalışma hayatını sürdürmesine sebep olacaktır.

Genç beyinlerin ayrıca kendi ülkerinde bir iş bulabilmek için hiç te içlerine sindiremeyecekleri, kabullenemeyecekleri bir şekilde siyasetçilerden torpil bulmak zorunda kalmaları da onları karamsarlığa sevk eden diğer bir konu olmaktadır. Yetenekleri, başarıları oranında değil de buldukları adamların gücüne, kendilerine olan yakınlığına ve bu kişilerin becerilerine göre bir iş bulmaya çalışmak gerçekten başlangıçta çok idealist düşüncelerle hayata atılan genç beyinlerde çok büyük düş kırıklığına neden olmaktadır. Hele bir de kendilerinden çok daha eğitimsiz, yeteneksiz kişilerin çok önemli işlere ve görevlere yerleştirildiğini görmek veya duymak onların heves ve heyecanlarını, gelecekle ilgili hayallerini büsbütün söndürmektedir.

Kendi ülkelerinde iş bulmak yönünden son derece olumsuz durumlarla karşılaşan genç beyinlere gelişmiş ülkeler tarafından yapılan iş teklifleri son derece cazip gelmekte ve bu tekliflere genç beyinler.sanki denizde boğulurken buldukları bir cankurtan simidine sarılırcasına sımsıkı sarılmaktadırlar.

Gelişmiş ülkelerin cazip teklifleriyle yurtdışına giden genç beyinler, oralarda kendi ülkelerinde bulamayacakları olanaklarla kendilerini geliştirmekte, deneyimlerini artırmaktadırlar. Geçici olarak düşündükleri bu yurtdışındaki çalışma hayatından sonra konularında uzman olan beyinler elde ettikleri tüm bilgi, deneyim ve becerilerini kendi ülkelerinin hizmetine sunmak, ülkelerine olan maddi ve manevi borçlarını hiç olmazsa bu yolla ödemek heves, heyecan, hayalleri ve umutlarıyla ve de o güne kadar elde ettikleri oldukça fazla artı değerlerle ülkelerine dönmektedirler. Deneyim ve konularında uzmanlık kazanmış beyinler ülkelerine döndüklerinde, ülkelerine döndüklerine pişman olacak davranışlarla karşılaşmaktadırlar. Sanki yurtdışına gitmiş ve çok iyi yetişmiş olmakla büyük suç işlemiş gibi karşılık görmektedirler. Kıskançlıklar, çekemezlikler, uygun olmayan görevlerin teklif edilmesi, çok daha ehliyetsiz ve yeteneksiz kişilerin emrinde çalışmaya zorlanma, kendilerini daha da geliştirme olanağı bir yana, elde ettikleri uzmanlık bilgilerini bile uygulayamama ve hatta işsiz kalma durumuyla karşı karşıya kalan çok değerli beyinler büyük bir hayal kırıklılığı ile tekrar geldikleri ve her an onları büyük bir istekle bağırlarına basmaya hazır olan gelişmiş ülkelere dönmektedirler.

Böylece başlangıçta geçici olarak düşünülen yurtdışına gidişler, ülkelerine büyük umutlarla dönen beyinlerin büyük hayal kırıklığına uğramalarıyla geçici olmaktan çıkmakta, gittikleri ülkenin vatandaşlığına geçip oralarda devamlı kalmaya dönmektedir. Yurtdışına tekrar gitmeyen ve de ülkelerinde kalan çok değerli beyinler ise ülkelerine yeterince yararlı olamamakta, bu beyinlerin elde ettikleri tüm değerli bilgiler hızla değişen ve gelişen teknoloji-bilgi çağında zamanla değerini yitirmektedir. Maalesef büyük umut ve hayallerle ülkelerine geri dönüş yapan ve bir daha da yurtdışına gitmeyi hiç düşünmeyen deneyimli ve donanımlı beyinler ülkelerinde karşılaştıkları davranışlar, ülkelerine hizmet edebilme çabası içindeki uğraşlar sırasında çok yorgun düşmelerinden dolayı artık hiç bir şey elde edemeyeceklerine inanmakta, bunun sonucunda da buruk ve küskün bir şekilde sıradan yaşamlarını sürdürmektedirler.

Sonuç:

Yukarıda belirtilen beyin göçü oluşumunu yaratan nedenler, maalesef Türkiye'mizin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin değişmez kaderi haline gelmektedir. Beyin Göçünün ülkemiz açısından bir kayıp olmayıp, bunun iyi değerlendirilip kullanılması ve ülke yararına yönlendirilmesi halinde büyük güç olacağı şüphesizdir. Bu inanç ve görüşte olanların görüş ve katkılarıyla "BEYİN GÖÇÜ" TÜRKİYE'YE "BEYİN GÜCÜ" olarak dönerek çok büyük katkıda bulanabilecek, ülkemizin içinde bulunduğu durumdan yapacağı bir sıçrama sonucu "BİLGİ ÇAĞI" nı yakalayarak teknoloji üretebilecek hale gelerek TÜRKİYE ileri derecede gelişmiş uluslar arasına katılabilecektir. "BEYİN GÖÇÜ" WEB sayfasında (www.beyingocu.com) ortaya konulacak görüş ve düşünceler sayesinde ülkemizin hakettiği çağdaş, gelişmiş ülkeler kervanına katılma yolları ve yöntemlerinin elbirliğiyle oluşturulması çok zor olmayacaktır.

Yeter ki kendimize ve birbirimize güvenelim, "Beyin Göçü"nden Türkiye'ye büyük katkılar sağlanabileceğine inanalım, çağımızın iletişim olanaklarından yararlanarak ülkemizin hakettiği çağdaş, onurlu, kişilikli, sadece yeni teknolojileri tüketen değil, aynı zamanda yeni teknoloji üreten bir hale gelebilmesine katkıda bulunacak çabayı gösterebilelim.

SAYGILARIMLA

Yazarın diğer yazıları

Haberler | Köşe Yazıları | Kaynaklar | Dağ Keçisi | Etkinlikler | Ziyaretçi Defteri | Bağlantılar | Samanlık
Fişek Enstitüsü Bilişim Hizmetleri