GİRİŞ:
Gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere bedelsiz bir
servet transferi olarak görülebilen, daha açık bir
ifadeyle gelişmiş ülkelere bir armağanı olan BEYİN GÖÇÜ,
acaba göç veren ülkelere nasıl yarar sağlayabilir.?
Göç eden beyinlerimizin her geçen gün
uluslararası düzeyde başarılar kazandığını öğreniyor ve
bundan ulusca büyük mutluluk duyuyoruz. Belki de
başarılarını duyamadığımız nice önemli başarılarda katkısı olan
göç eden beyinlerimizin göç alan ülkelerdeki
ekip çalışmaları içerisinde yer alması mümkündür.
İletişimin çok geliştiği çağımızda dünyanın her
tarafında başarılara imza atan göç eden değerlerimizin
devletimizce ve de kamuoyumuzca yeterince bilinmemesi önemli
bir eksiklikliğimizdir. Göç eden beyinlerimizin belki de
ortaya çıkmamasında mutlaka kendilerince haklı olan çok
önemli nedenleri olabileceği gibi, bizim medyamızın son
zamanlarda tamamen magazin ağırlıklı işlev yapmasının da etkisi
bulunmaktadır.
Beyin Göçü WEB sitesinin göç eden
beyinlerimizin başarılarının sergilenmesinde ve oldukca fazla sayıda
olduğuna inandığım göç eden beyin potansiyelimizin
belirlenmesinde katkısı olacağına inanmaktayım. Türkiye'deki
bilimsel-teknik çalışmalara verilen önemin azlığı ile,
devlet ve özel sektörün ARGE çalışmalarına
ayırdığı kaynakların dünyadaki devletlere nazaran çok
küçük miktarlarda olması ister istemez
araştırma-geliştirme üzerine çalışmalarda bulunmak
isteyen beyinlerimizi göçe zorlamaktadır. Göç
eden beyinlerimizin mevcut şartlar içinde ülkemize
dönüşünü beklemek, beyinlerimizin göç
etmesini önleyecek şartların ülkemizde sağlanacağını ummak
bu günkü ekonomik koşullarda safdillik olacaktır.
Öyle ise göç eden beyinlerimizden, dışarıdaki bu
değerlerimizin gücünden ülkemiz nasıl yararlanabilir
ve beyin göçünü beyin gücümüze
nasıl dönüştürebilir?
BEYİN GÖÇÜNDEN BEYİN GÜCÜ SAĞLANMASI
Beyin göçünden beyin gücü 2 farklı yoldan
sağlanabilir
Bilimsel-Teknik
Çalışmalarla
Uluslarası
İlişkilerde Katkı Konularak
Bilimsel-Teknik
Çalışmalarla
Göç eden beyinlerimiz kendi çalışma alanlarında
gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışında bulunanlarla bugünkü
teknolojik olanaklarla iletişim kurup bilgi ve deneyimlerini
paylaşarak hem kendi güçlerini daha da büyütme
olanağı elde edebilirler (paylaşıldıkça eksilmeyerek artabilen
bilgidir) hem de ülkemizin gücünü artırmaya
önemli bir katkıda bulunabilirler. Bu konuda en önemli olan
konu beyinler arasındaki karşılıklı iyi niyet ve güvenirliliktir.
Mutlaka göç eden beyinlerimizin bilgi ve deneyimlerini
paylaştıkları yerli ve yabancı bilimsel ve güvenilirlik
açısından işbirliğinde bulundukları kişiler vardır. Ancak göç
eden beyinlerimizle ülkemizde birşeyle yapmaya çabalayan
beyinlerimiz arasında olabilecek işbirliği ve bilgi alışverişi
ülkemize çok büyük yararlar sağlayabilecektir.
Bilgi paylaşımını daha geniş çapta sağlamak için
mutlaka ciddi, güvenilir bir organizasyona gereksinim vardır.
Maalesef böyle bir organizasyonun bugünkü koşullarda
ne devlet sektörünce, ne de özel sektörce kısa
zamanda oluşabilmesi oldukça zor görünmektedir.
Beyin Göçünden beyin göçünün
oluşabileceğine en önce yürekten inanmak gerekmektedir.
İşte buna inanan Fişek Vakfı ile Beyin Göçünden
Beyin Gücü oluşabileceğine inanan bazı gönüllüler
inanmış oldukları bu konuda BEYİN GÖÇÜ WEB sitesi
vasıtasıyla destek vermeye çalışmaktadırlar. Tek beklenilen
sonuç; bu gayretlerin ülkemizin Bilimsel-Teknik gücünün
dünya ulusları içinde hakettiği bir yere gelmesi ve
uluslararası alanda saygınlığının artırmasından dolayı duyulacak
gurur ve hep birlikte paylaşılacak mutluluk olacaktır.
Uluslarası
İlişkilerde Katkı Konularak
Ülkemizin 21. Yüzyılda uluslararası alanda karşılaştığı
sorunlar ve diger uluslarca ülkemize karşı takınılan tavırlar
nedeniyle, dünyanın neresinde olursa olsun tüm
yurttaşlarımızın bu durumlara son derece üzüldüğü
bilinmektedir. Ancak bu üzüntüler sadece kendi
aramızda sözle paylaşılarak giderilmeye çalışılmaktadır.
Göç eden beyinlerimizin sadece kendi uzmanlık
konularında değil, bulundukları ülkelerde, ülkemizin
çıkarları konusunda da haklılığımızı savunabilecek bir
çaba içinde olmaları son derece önemli
görülmektedir. Bugünkü iletişim olanakları
içerisinde bunların yapılması geçmişe nazaran çok
daha kolay olabilecektir. Ülkemizin onuruna karşı duyarlı olan
ve dünya ulusları içinde hakettiği bir yerde bulunmasını
arzulayan göç eden beyinlerle, ülkemizdeki bu
konudaki çabalara katkıda bulunmayı isteyen, beyin göçünün
ülkemiz için bir kayıp olmayıp bir güç
olduğuna inanan beyinlerin ortak bir amaç uğrunda neler
yapılabilirliği üzerinde karşılıklı görüş alış
verişinde bulunması için beyin göçü WEB
sitesinin uygun bir ortam sağlayacağına inanmaktayım. Ülkemizin
haklılığının uluslararası düzeyde savunulabilmesi için
önce her konuda yeterli bilgilere sahip olunması gerekmektedir.
Daha sonra haklılığımızı savunmadaki temel stratejinin belirlenmesi
başarılı olabilmenin vazgeçilmez bir unsurudur. Her şeyi
devletten ve diplomatlardan beklemeksizin, devlet ve
diplomatlarımızın çabalarına zarar vermeyecek şekilde
haklılığımız için sivil toplum etkinlikleri çerçevesinde
katkıda bulunulduğu takdirde zamanla ülkemizin dünyada
hakettiği onurlu ve önemli yerini alacağına yürekten
inanıyorum. Ülkemizin onuruna ve çıkarlarına duyarlı olan
tüm düşünen beyinlerin , ülkemize küresel
ölçekte yönelen her türlü saldırılara
karşı sahip oldukları ideolojik, politik v.b. görüş
ayrılıklarını bir yana bırakarak. aynı safta yer almalarının ülkemize
karşı bir sorumluluğu olduğunu düşünmekteyim..
Uluslarası ilişkilerdeki haklılığımızı savunamayışımızın nedenleri arasında,
karşı tarafın haksız, çifte standartlı, art niyetli, hatta
bazen düşmanca tutumları yanısıra, kendi eksikliklerimizin ve
kusurlarımızın bulunduğu da gözardı edilmemelidir. Uluslarası
ilişkilerde başarı gösteren ülkelerin bu başarısında sadece
o ülkelerin devlet yönetimleri ile diplomatlarının değil,
her alandaki sivil toplum örgütlerinin de büyük
çabalarının olduğu görülmektedir. Artık 21. yüzyılda
ülkelerin uluslararası ilişkilerinde tüm bireylerinin
sorumluluğu ve ülkelerin başarısında da oldukça önemli
katkıları bulunduğu örnekleriyle görülmektedir.
Ülkemizin küresel ölçekte çok önemli
bir potansiyeli bulunmaktadır. Ancak son zamanlarda görüldüğü
gibi bu potansiyelimizden başta AB olmak üzere birçok
dış güçler, tıpkı beyin göçünde olduğu
gibi hiçbir bedel ödemeden yararlanmak
istemektedirler.
17-ARALIK-2004 TARİHLİ AB ZİRVESİ İLE İLGİLİ
GÖRÜŞLER
Göç eden Beyinlerimizle, Beyin Göçünün
ülkemiz için bir kayıp olmayıp, bir güç
olduğuna inananlara, ülkemizin son 17-ARALIK-2004 tarihindeki
AB Zirvesi'nin öncesi ve AB zirvesi sırasında yaşanılan
olaylarla ilgili olarak çok önemli görevler
düşmektedir.
AB ülkelerinin son zamanda gösterdikleri
tavır ile onların hiçbir ortak üye için
istemedikleri halde bizden istedikleri şartlar, onların AB
içerisinde ülkemizin eşit ve onurlu bir ortaklığımızı
istemediklerini göstermektedir. Dolaylı yollardan kendi
çıkarları için kullanılacak şekilde 2.sınıf bir ülke
görevini kabul etmemiz istenmektedir. Bugüne kadar
görülen örnekler ve davranışlar iyi analiz
edildiğinde ve bu gerçekler iyi okunup
değerlendirilebildiğinde dış güçlerin gerçek
niyetlerinin ülkemize karşı maalesef pek iyi niyetli olmadığı
görülecektir.
Şüphesiz, dış güçlerin bu arzularına vizyonu olmayan, strateji ve taktik yeteneği
bulunmayan aydın ve bazı yöneticilerimiz de katkıda
bulunmaktadırlar. Bir satranç tahtasında değerli bir taş
olmayı çok önemseyen, buna ulaşmayı hedefleyen dar
görüşlü aydınlarımızla, bazı yöneticilerimiz art
niyetli dış güçlerin uzun vadeli emellerine bilerek
veya derinliğine değerlendiremediklerinden bilmeyerek çok
büyük ölçeklerde yardımda bulunmaktadırlar.
Görünen o dur ki, bazı aydınlarımız dış güçler
tarafından önemli kişiler olarak görülmeyi tıpkı
satranç tahtasındaki şah ve vezir olmak gibi kendilerine
biçilen değerleri çok önemsemekte ve kendi
çıkarları için bunu yeterli görebilmektedirler.
Bir Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşı'na yakışan ise, satranç
tahtası üzerinde yer alan şah ve vezir gibi çok değerli
bir taş olmak yerine, bu satranç tahtasındaki taşları
oynayarak galip gelinmese bile berabere kalmayı becerebilecek
sıradan bir satranç oyuncusu olmayı hedeflemek asıl
amaç olmalıdır.
Art niyetli dış güçler,
"kaynağın başında bulunan kurdun, kaynağın alt tarafındaki
kuzuya suyu bulandırdığını söylemesine benzer bir şekilde"
asıl amaçlarına ulaşabilmek için akla, mantığa,
dürüstlüğe, hakkaniyet kurallarına uymayan her
türlü yolu kendileri için haklı gerekçeler
olarak görmektedirler. Suyu bulandırdığı bahanesi, asıl
niyeti kuzuyu yemek olan kurdun kendince ortaya koyduğu son
derece saçma bir gerekçe olduğu gibi, dış güçler
de kurdun gerekçelerine benzer şekilde çeşitli
bahanelerle zayıf, kendine güveni olmayan ülkeleri
yemeye-yutmaya çalışmaktadırlar. Bakalım zaman neyi
gösterecek. Türk'ün onurlu olduğu sadece bazı yabancı
devlet adamlarının sözlerinde mi kalacak, yoksa gerçekten
eşit ve onurlu AB ortaklığımız zamanı gelince kabul mü
edilecek?
Keşke elimizdeki cografi, jeopolitik, stratejik, doğal kaynaklar,
genç ve dinamik insan gücü gibi tüm
olanaklarımızı iyi kullanarak yabancılara ihtiyaç
duymayacak şekilde onurlu bir şekilde kendi başımıza küresel bir
güç olmayı becerebilsek ve AB ülkelerine de
bugüne kadarki art niyetli davranışlarını yüzlerine bir
tokat atarcasına çarparak ya bizi eşit ve onurlu bir şekilde
ortaklığa kabul edersiniz ya da alın başınıza çalın
ortaklığınızı diyebilecek yürekliliği gösterebilsek
diyorum.
SONUÇ
Göç eden beyinlerimizle, Beyin
Göçünün ülkemiz için kayıp
olmadığına, tam aksine ülkemizin yararına ve çıkarlarına
büyük yararlar sağlayabilecek bir GÜÇ olduğuna
inanan, ülke içerisindeki tüm duyarlı ve düşünen
beyinlerimizin iletişim içinde bulunması gereken bir dönemin
içerisindeyiz.
Duygusallıktan, kişisel çıkarların gözetilmesinden, bir
takım politik ve ideolojik anlayışlardan uzak olacak şekilde
karşılıklı düşünce ve görüşlerin paylaşılmasından
ülkemize çok büyük yararlar sağlanacağına ve
yarınlarda gelişmiş ve tüm dünyada saygınlığı olan bir
ulusun onurlu, başı dik, kendine güvenen yurttaşları olarak
dünyada yerimizi alacağımıza inanmaktayım.