|
|
|
|
Köşe Yazıları |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
www.beyingocu.com |
|
|
Beyin Göçünden Beyin Gücüne çalışmalarının içinde, bana göre, bize bazı çok önemli görevler düşmektedir.
Göç eden beyinlerimizin sadece kendi uzmanlık konularında değil, bulıundukları ülkelerde, ülkemizin çıkarları konusunda da haklılığımızı savunabilecek temel yaklaşımları yakalamalarına yardımcı olmak ekibimizin görevleri arasında bulunmalıdır diye düşünmekteyim.
Bana göre sadece doktorların değil tüm aydınlarımızın asosyalliğinden söz etmemiz mümkündür.Her alandaki haklılığımız savunamayışımız nedenleri arasında karşı tarafın haksız tutumları yanısıra kendi eksikliklerimizin ve kusurlarımızın da çok fazla olmasıdır.
Ülkemizin küresel ölçekte çok önemli bir potansiyeli bulunmaktadır.Ancak son zamanlarda görüldüğü gibi bu potansiyelimizden başta AB olmak üzere birçok dış güçler, tıpkı beyin göçünde olduğu gibi hiçbir
bedel ödemeden yararlanmak istemektedirler.İstedikleri eşit ve onurlu ortaklık değil, devamlı olarak kullanılacak bir uşaklık görevini kabul etmemizdir. Bugüne kadar görülen örnekler ve davranışlar iyi analiz
edildiğinde ve bu gerçekler iyi okunabilip değerlendirilebildiğinde dış güçlerin niyetlelerinin anlaşılmasında zannediyorum bundan farklı bir sonuç çıkmayacaktır.
Şüphesiz, yabancıların bu arzularına vizyonu olmayan, strateji ve taktik yeteneği bulunmayan yöneticilerimiz de katkıda bulunmaktadırlar. Bir satranç tahtasında değerli bir taş olmayı çok önemseyen, buna ulaşmayı hedefleyen dar görüşlü aydınlarımızla, yöneticilerimiz art niyetli dış güçlerin uzun vadeli emellerine çok büyük ölçeklerde yardımda bulunmaktadırlar.Bir satranç tahtası üzerinde yer alan çok değerli bir taş olmak yerine bu satranç tahtasındaki taşları oynayarak galip gelinmese bile berabere kalmayı becerebilecek sıradan bir satranç oyuncusu olmayı hedeflemek bence asıl amaç olmalıdır.
Art niyetli dış güçler, "kaynağın başında bulunan kurdun, kaynağın alt tarafındaki kuzuya suyu bulandırdığını söylemesine benzer bir şekilde" asıl amaçlarına ulaşabilmek için akla,mantığa,dürüstlüğe, hakkaniyet kurallarına uymayan her türlü yolu kendileri için haklı gerekçeler olarak görmektedirler. Suyu bulandırdığı bahanesi, asıl niyeti kuzuyu yemek olan kurdun kendince ortaya koyduğu son derece saçma bir gerekçe olduğu gibi, dış güçler de kurdun gerekçelerine benzer şekilde çeşitli bahanelerle zayıf, kendine güveni olmayan ülkeleri yemeye-yutmaya çalışmaktadırlar.
Bakalım zaman neyi gösterecek. Türk'ün onurlu olduğu sadece bazı yabancı devlet adamlarının sözlerinde mi kalacak, yoksa gerçekten eşit ve onurlu ortaklığımız zamanı gelince kabul mü edilecek? (Benim hiç ama hiç bu konuda beklentim ve umudum yoktur.Gerçekten bu düşüncemde yanılmayı o kadar yürekten istiyorum. Keşke elimizdeki olanakları iyi kullanarak yabancılara ihtiyaç duymayacak şekilde onurlu bir şekilde kendi başımıza küresel bir güç olmayı becerebilsek ve AB ülkelerine de bugüne kadar ki art niyetli davranışlarını yüzlerine bir tokat atarcasına çarparak sizin ortaklığınızı alın başınıza çalın diyebilecek yürekliliği gösterebilsek.)
Yazarın diğer yazıları
|
|